menfaatlerini yakından korumak
Fiil
masraflarının kaydını tutmak
Fiil
masrafların kaydını tutmak
Fiil
bir sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Fiil
sendikayı işletmesinden uzak tutmak
Fiil
bir mahpusu daha iyi gözetimde tutmak
Fiil
binayı bakımlı durumda tutmak
Fiil
bir binanın sürekli bakımını yapmak
Fiil
bir işi ayakta tutmak
Fiil
bir iş olanağına sıcak bakmak
Fiil
bir çocuğu susturmak
Fiil
(konuşmada) nezaketten ayrılmamak, ağzını bozmamak, dilini tutmak.
He was very angry with his boss, but he kept a civil tongue in his head.
Fiil
sözleşmeyi sürdürmek
Fiil
bir sözleşmeyi sürdürmek
Fiil
soğukkanlılığını muhafaza etmek
Fiil
mektup bu bun kopyasını saklamak
Fiil
bir mektubun kopyasını saklamak
Fiil
bir günü boş bırakmak
Fiil
sıkı kontrolü altında bulundurmak
Fiil
kaygısız bir hayat sürmek
Fiil
yemeğe meraklı olmak
Fiil
bakkal dükkânı işletmek
Fiil
bakkal dükkânı işletmek
Fiil
bir karayolunun bakım ve onarımını yapmak
Fiil
bir işe adam almamak
Fiil
soğukkanlılığını kaybetmemek
Fiil
serbest ve bozucu hareketlere yol vermemek
Fiil
fiyatların yükselmesini önlemek
Fiil
patent hakkını sürdürmek
Fiil
bir patent hakkını sürdürmek
Fiil
halkı kuvvetle sindirmek
Fiil
bir halkı kuvvetle sindirmek
Fiil
(biri için) yer tutmak
Fiil
bir sigorta poliçesinin geçerliğini sürdürmek
Fiil
bir mahpusu gözetim altında tutmak
Fiil
öğrenciyi oda hapsiyle cezalandırmak
Fiil
kaydını tutmak.
Keep a record of your spendings.
duruşmaların zaptını tutmak
Fiil
bir yola devamlı bakmak
Fiil
(US) programa göre hareket etmek
Fiil
sır saklamak.
You may keep your things here.
Fiil
gizli gizli mektuplaşmak
Fiil
bir dükkânı açık tutmak
Fiil
dizginleri gergin tutmak
Fiil
gözünün yaşına bakmamak
Fiil
metin olmak, (felakete) cesaretle göğüs germek, kendine hâkim olmak, fütura/korkuya kapılmamak, cesaretini/metanetini kaybetmemek.
cesaretini kaybetmemek, soğukkanlı olmak.
cesur olmak, cesaretini/soğukkanlılığını yitirmemek, korkuya/paniğe kapılmamak.
Although he was having some trouble with the engine, the pilot kept a stiff upper lip and landed the plane safely.
Fiil
gülmemek, (gülmemek için) kendini (zor) tutmak.
I found it hard to keep a straight face: Gülmemek için kendimi zor tuttum.
titizlikle kaydını tutmak
Fiil
birine göz kulak olmak
Fiil
hukuk derslerini izlemek
Fiil
bir şeyi sımsıkı tutmak
Fiil
birinin dizginlerini elde tutmak
Fiil
birinin dizginlerini sıkı tutmak
Fiil
dizginleri kısmak, sıkı tutmak, müsamaha etmemek.
We will have to keep a tight rein on expenditure in the next few months.
bir antlaşmaya riayet etmek
Fiil
birini gözünden ayırmamak
Fiil
bir karı ile yedi çocuk geçindirmek
Fiil
(a) haddini bilmek, (b) uzak durmak, sokulmamak, yaklaşmamak, fazla samimî olmamak.
They might be dangerous, so keep your distance. He prefers to keep his distance with his employees.
birkaç gün uzak kalmak
Fiil
bir konuyu yakından izleme
bir halkı baskı altında tutmak
Fiil
ileri bir tarihe bırakmak
Fiil
(sakla samanı gelir zamanı) ilerde kullanmak üzere saklamak
Fiil
bir öğrenciyi okulda izinsiz bırakmak
Fiil
müşteriye itina göstermek
Fiil
müdahaleyi asgaride tutmak
Fiil
banka da para tutmak
Fiil
parasını bankada saklamak
Fiil
parasını bankada tutmak
Fiil
işgal birliklerini bir ülkede tutmak
Fiil
işgal birlikleri bir ülkede tutmak
Fiil
bir konudan uzak durmak
Fiil
bankadaki hesabını açık tutmak
Fiil
bir sınıfta düzeni sağlamak
Fiil
sınıfta düzeni sağlamak
Fiil
ihtilafın dışında kalmak
Fiil
birinin bir güçlüğü yenmesine yardım etmek
Fiil
gündeliği 4 dolardan birini çalıştırmak
Fiil
(birine) soğuk davranmak, (birisiyle) samimî olmamak, (birinden) uzak durmak.
We tried to be friendly, but she kept us at a distance.
orduyu sefere hazır tutmak
Fiil
sıkı bir rejim yapmaya devam etmek
Fiil
bir meseleyi hep göz önünde tutmak
Fiil
bir meselenin arkasını bırakmamak
Fiil
talebinde ısrar etmek
Fiil
mektuplaşmayı sürdürmek
Fiil
tartışmayı sürdürmek
Fiil
büyük bir eve bakmak
Fiil
gizli gizli mektuplaşmak
Fiil
biriyle gizlice yazışmak
Fiil
hasta bir çocuğun başında beklemek
Fiil
bir müşteriye hizmet etmek
Fiil
… hakkında bilgi/malûmat toplamak.
There's something in/on the file about him: dosyada onun hakkında bilgi vardır.